11. Uluslararası Canlandıranlar Film Festivali Renkli Ödül Töreni ile Sona Erdi!

11. Uluslararası Canlandıranlar Film Festivali büyük bir heyecanla sona erdi. Merve Çaydere (Türkiye), Mbuotidem ‘MBY’ Johnson (Nijerya) ve Mohamed Ghazala (Mısır)’dan oluşan Canlandıranlar Jürisi 4 ödülün sahibini belirlerken, Selin Gürel, Gözde Hatunoğlu ve Umur Çağın Taş’dan oluşan SİYAD (Sinema Yazarlar Derneği) Jürisi ise 1 ödül verdi. Festivalde öne çıkan filmler arasında, en iyi öğrenci filmi ödülünü kazanan “Yengeç Günü”, en iyi Türkiye filmi ödülünü alan “Kurdun Kutusu”, ve en iyi ilk film ile en iyi film ödüllerini bir arada kazanan “Câline/Cuddle” yer aldı. Ayrıca, SİYAD jürisi tarafından seçilen “Le Bar de Maurice” filmi de büyük beğeni topladı. Festival, animasyon severler ve sanatçılar için fikir alışverişi ve paylaşım fırsatları sunan atölye çalışmaları, konferanslar, paneller ve film gösterimleriyle dolu bir etkinlikler serisiyle renklendi.

Uluslararası Canlandıranlar Film Festivali 28 Ekim Cumartesi günü yarışmada verilen 5 ödülün sahiplerini bulmasıyla sona erdi. Merve Çaydere (Türkiye), Mbuotidem ‘MBY’ Johnson (Nijerya) ve Mohamed Ghazala (Mısır)’den oluşan Canlandıranlar Jürisi 4, Selin Gürel, Gözde Hatunoğlu ve Umur Çağın Taş’dan oluşan SİYAD (Sinema Yazarlar Derneği) 1 ödül verdi.

En iyi öğrenci filmi ödülünü Ross Stringer’ın “Yengeç Günü” filmi kazandı. Bu duyarlı, temiz çizimli film bir balıkçı topluluğundaki genç bir çocuğun erkek olmak, babasının ve topluluğun onayını kazanmak için ilk yengecini öldürmek zorunda olduğu yıllık ritüeli anlatıyor. Jüri filmle ilgili kararında şu ifadelere yer verdi: “Bu öğrenci filmi gerçekten dikkate değer. Basit bir ana fikri ele alıyor, ancak etkili bir şekilde uygulanmış ve son derece uygun. Film tekrarlayan hareketleri etkili ve ustaca kullanıyor. Sanatının sadeliği anlatıyı güzel bir şekilde geliştiriyor. Dahası, ses tasarımı ve müzik tek kelimeyle olağanüstü.”

En iyi Türkiye filmi ödülünü Uğur Savaş’ın 20 dakikalık stop-motion çalışması “Kurdun Kutusu” aldı. Jüri kararında şu sözlerle beğenilerini dile getirdi: “Türkiye kısa filminin yönetmeni net bir vizyon sergiliyor ve yaratıcı teknikler kullanarak olağanüstü bir sinematografi ortaya koyuyor. Film, metaforların zekice kullanımı, sinematik diyalogları ve ilişkilerin gerçekçi tasviriyle öne çıkıyor. Gerçeküstü öğelere rağmen, toplumsal önyargıları muhteşem bir şekilde ele alıyor.”

Bu yıl En İyi İlk Film ve En İyi Film ödülleri aynı kısa filme, Margot Reumont’un (Belçika) “Câline/Cuddle” filmine gitti. Film, aile ilişkilerini ve kardeşler arasındaki ensesti ele alıyor. Jüri filmle ilgili olarak şunları söyledi: “Gerçek bir sinema cevheri olan bu film, harika bir hikaye yapısına ve güzel bir görsel dile sahip. Sonlara doğru duygusal bir yumruk atıyor ve daha fazla ilgiyi hak eden önemli bir temayı ele alıyor. Bu temayı böylesine zarif bir şekilde işlediği için sanatçıyı tebrik ediyoruz.”

“Sessiz yoğunluğu ve dile getirilmeyen gerçekleriyle film duygusal olarak yankı uyandırıyor. Hem anlatım hem de sanat tarzındaki sadelik, eski tabloların zarafetini anımsatıyor. “Câline/Cuddle” film yapımcılığında inanılmaz cesur bir başlangıca işaret ediyor. Hikaye anlatma becerisi, büyüleyici görsellerini güzel bir şekilde tamamlıyor ve sahneler arasındaki kusursuz geçişler bizi bu ilgi çekici anlatı boyunca sorunsuz bir şekilde yönlendiriyor. Film, nostaljinin rahatlatıcı kollarında kozalanmış aile sırlarının esrarengiz dünyasını ustalıkla araştırıyor.”

SİYAD jürisi, 1940’larda Paris’in ikinci kuir barı ve sahibi Maurice/Moise’ın dramatik hikâyesini anlatan Tzor Edery, Tom Prezman(FR) imzalı Le Bar de Maurice filmini seçti. Jüri kararını şu sözlerle açıkladı: “1900’lerin Parisinin gizli kuir tarihini zarif ve yaratıcı numaralarla hikâyeleştiren bu film, zamanda hiç beklenmedik bir yolculuk vadediyor. Hikâyesine ölesiye sadık detaycılığı ve sinema klasiklerinden ilham alan çerçeveleriyle yaşayan bir karakterin animasyon türünde özünü bulduğuna tanık oluyoruz. Olgun sıradışılığı ve eğlenceli aykırılığı sebebiyle SİYAD En İyi Film ödülünü oy birliğiyle bu filme verdik.”

Uluslararası Canlandıranlar Film Festivali bir kez daha animasyon severler ve sanatçılar için fikir alışverişinde bulunmak ve paylaşmak için harika bir fırsat oldu. Institut Français’de geçici olarak kurulan Café de l’Animation’da ve Müze Gazhane’de olmak üzere toplamda 6 atölye çalışması, animasyon üzerine düşünme alanını genişletmeye yönelik 5 konferans/panel/tartışma, 3’ü Türkiye prömiyerini yapan 4 uzun metrajlı film ve seçilen 78 kısa filmin gösterimini tamamladı.

Konferans ve toplantıların videolarına web sitemizden ulaşabilirsiniz. Bir kez daha gönüllülerimize, sponsorlarımıza ve tabii ki festival etkinliklerine yoğun katılım gösteren animasyon severlere teşekkür ederiz.